Uğur Dündar’a Büyük İlgi

Uğur Dündar’a Büyük İlgi

Demokrasi Arenası Programı için Fethiye’ye gelen Gazeteci Uğur Dündar, hayranlarından yoğun ilgi gördü. Program sonrası Fethiye’yi de gezen  Dündar, konakladığı günlerde hayranlarından gördüğü ilgiye teşekkür ederek, twitter hesabından yaptığı paylaşımda da “Doğası ayrı, konuksever insanı ayrı güzel Fethiye’den unutulmaz anılar ve yaşlı gözlerle ayrıldık…” şeklinde konuştu.

Gazeteci Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası programına konuk olarak YouTuber Oğuzhan Uğur, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Taylan Yıldız, Gazeteci Mine Özbek  ve Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca katıldı.

TELE1’de yayınlanan Demokrasi Arenası programı, bu hafta Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.. Programda; gündemin öne çıkan başlıklarının yanı sıra sosyal medyanın siyaset ve siyasetçiler üzerindeki etkisi ve internetin eğlence anlayışı üzerindeki etkisi konuşuldu.

Programda ilk olarak söz alan Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, Türkiye’nin birçok noktasında çıkan yangın felaketlerinin ardından bölgedeki gelişmeleri anlattı.

“Her Hafta Akit’e Çıkarım”

YouTuber Oğuzhan Uğur, sosyal medyada muhalefet yapmak ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Türkiye’de artık yapması en kolay şey siyaset. Çünkü artık berberlerin de, herkesin derdi var. Herkes siyaset yapabiliyor” diyen Oğuzhan Uğur, sosyal medyada kendisine yönelik başlatılan linç kampanyasından ve hakkında açılan soruşturmalardan da bahsetti. Dündar’ın, “Bazen linç de yiyorsun” dediği Uğur, buna karşılık “Linç yemek benim sporumdur. Her hafta Akit’e çıkarım, net. Bir hafta çıkmazsam ararlar başıma bir şey mi geldi diye” ifadelerini kullandı.

Mine Özbek’in “Aıds” Anısı

Gazeteci Mine Özbek’in seks işçisi şeklinde sokakta arabaları durdurduğu, “AIDS’liyim ben” dedikten sonra ise “Atın ölümü arpadan olsun” yanıtını aldığı anıya ilişkin konuşan Oğuzhan Uğur, şunları söyledi: “Bize memleketin gerçek yüzünü gösteriyordunuz. Muhtemelen o adamların çoğu, büyük ihtimalle ‘Kızım bu eteği giyme’ falan diyen adamlardır”

Özbek ise o anısını şu sözlerle anlattı:

“Çok hastayım, HIV hastasıyım, ilaçlarım çok pahalı ama bedenini satan bir işçiyim dedim. Ve herkes rakama, söylediğim hiçbir şeye bakmaksızın hiç önemli değil, Türk erkeğine bir şey olmaz şeklinde şeyler söyledi. Birkaç kişi de kredi kartı sordu. Mini etekle tek başına orada bekleyen 25 yaşlarında bir kadınım ve bugün biz bugün İstanbul Sözleşmesi konuşuyoruz. O da niye o kadar kısa giymiş gibi şeyler konuşuyoruz… 1996, 2004… Neredeyse iki yılda bir yaptım bu çalışmayı. O kadar büyük bir fark var ki. Ne kadar geriye gittiğimizi görüyorum. Bir kadın taksiye bindiğinde ben bu plakalı taksiye bindim diye hemen bir arkadaşına, ailesine atıyor. Hep bir tedirginlik. Çünkü güvende değiliz”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir